21 Ekim 2010 Perşembe

TÜRBAN MI, BAŞÖRTÜSÜ MÜ!!!

Ülke gündemi Türbanla meşgul olurken, kamu kuruluşları değil, üniversiteden sonra ilköğretim de türbanla girmek isteyen öğrenciler ortaya çıktı. Acaba bunlar bilinçli bir şekilde mi yapılıyor veya yaptırılıyor?
Türban veya başörtüsü çözümü için turlar devam ederken, yasaları ve yargı kararlarını hiçe sayan YÖK başkanı bu işe çözümü buldu bile!!! Evet Anayasa ve hukuk kuralları sanırım bir kenara atılarak bundan sonra yapılacak bütün sınavlarda türbanlı girilebileceğinin açıklanması kafalarda soru işaretleri bırakmıyor mu?
Türban mı, Başörtüsü mü? Diye tartışıla dursun Anadolu kadını başını yaşmakla, salma yemeniyle, tülbentle vs. örtmeye devam ediyor. Başörtüsü Anadolu kadınının geleneksel örtüsüdür. Türban tesettür giyiminin moda tarzı değil midir? Anadolu kadınının örtüsü neden siyasete alet ediliyor? Özellikle kadınlar üzerinden neden siyaset yapılıyor? Ben bir kadın olarak bunu şiddetle kınıyor ve siyasilerin kendilerine gelmelerini istiyorum. Benim annemin, anneannemin, babaannemin başörtüsünden ellerini çekmeleri gerektiğini düşünüyorum. İnançlarımızı hiç kimse kapalı veya açık diye sorgulayamaz. Bu güne kadar dini vazifelerini yapmak isteyen hangi vatandaş engellendi? Kimlerin inançları sorgulandı. Bu gün bu yapılan provoke değil de nedir? Sorun haline getirilen türban aslında ülkenin gerçek sorunu mu? Bütün bunlar örgütlenme değil de nedir? Bu temel hak ve özgürlük olmayıp laikliğe aykırı değil mi? Özgürlük deyip, anayasal hakların ihlal edilmesi ülkede kargaşa ve kaos ve kutuplaşma yaratmaz mı?
İslam dininde başı kapatmak var mı yok mu? Bu konu üzerinde değişik yorumlar yapılmakta ve ortaya kesin bir açıklama getirilmemektedir. Bu nedenle de vatandaşın kafası işin ehli olan veya olmayan kişilerin açıklamalarıyla karışmaktadır. Esas olan Kur’an değil mi dir? Peki! Kur’an’da “kadınların başlarını örtmelerinin emredildiği” söylenen ayet, Nûr Suresi’nin 31. ayetidir.

Söz konusu ayette Allah, Peygambere hitaben şöyle diyor:
“Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, ziynetlerini teşhir etmesinler. Başörtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler…”(6).
Aslına bakılırsa Kur’an’da kadınların başlarını örtmeleri konusunda herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. . Ayette geçen “Başörtüsü” değil, sadece “Örtü”dür. Ancak nedense İslam âlimleri, ayette “Örtü” anlamında kullanılan “Humur” kelimesini, “Başörtüsü” olarak anlamışlar ve ona göre hüküm vermişlerdir. Gerçekte ayette bulunan ilgili cümlenin “Örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler” anlamına geleceği açıktır Bu konudaki düzenlemeler, tamamen müfessirlerin (Kur’an yorumcularının) ve fıkıhçıların (İslam hukukçularının) yorumlarına bağlıdır. Yani Kur’an’da örtünme konusunda düzenleme bulunmakla birlikte, kadınların başlarını örtmeleri konusunda herhangi bir hüküm yoktur ve bu konuda 1400 küsur yıldır var olduğu söylenen hüküm, bütünüyle İslam alimleri tarafından konulmuş hükümlerdir. Zaten başörtüsü gibi konularda çıkan tartışma ve çatışmalar da genelde bu gibi hükümlerden çıkmaktadır. Yani, Kur’an’da açıkça zikredilmemekle birlikte, daha çok İslam bilginlerinin anlayış, kavrayış ve algıları doğrultusunda ve Hz. Peygamber’den sonraki devirlerde konulan hükümlerdir.

Aslına bakılacak olursa, Kur’an’da ne bu ayette, ne de başka bir ayette “Başörtüsü” kavramı bulunmamaktadır. Sadece “Örtü” ve “Örtülecek yerler” den bahsedilmekte olup, kadınlar için örtülecek yerlerin, yani avret yerlerinin arasında “baş” ve “saçlar” bulunmamaktadır.

Her neyse okuma kültürü olmayan bir toplum olarak Kur’an’da Nûr Suresi’nin 31. ayetinde Allah, Peygambere hitaben şöyle diyor kısmından itibaren Ömer Sağlam hocamızın yazısından alıntıları sizlerle paylaşmak istedim.

Ülkemizin derdi açılmak veya kapanmak olmazsa olmazlarımızdan olmamalıdır. Ülke yoksullukla, terörle boğuşurken neden önümüze bu tür gündemler konulmaktadır. Bir toplum yoksul bırakıldıkça gerçek gündemden uzaklaşır. Ülke üzerinde hain emelleri olanların, rantçıların, çıkarcıların işleri kolaylaşır. Yetki alan siyasi otoritenin halkı germeye hakkı yoktur.Adalet siyasete alet edilemez.Demokratikleşiyoruz diye hukuk kuralları ihlal edilmeye başlanırsa sonumuzun ne olacağını varın siz düşünün!!!

Nermin AYDINLI
21.10.2010

Hiç yorum yok: